FUAT YALÇIN'ın BLOG'una HOŞGELDİNİZ

Bu blogda insan kaynakları üzerine yazılar bulacaksınız. Yorumlarınızı bekliyorum.
Diğer bloklarıma da girerseniz sevinirim.

6 Temmuz 2008 Pazar

ŞU ÜNLÜ STRES ...

Stresi ne yapmak istersiniz? Bu sevimsiz kavramı bir düşünün bakalım. Bununla başa çıkmak mı istersiniz , yoksa onu yönetmek mi? Ya da ondan kaçınmak mı istersiniz yoksa onu yok etmek mi ya da tümüyle silmek mi, yok saymak mı?
Gazetelerde dergilerde stres karşısında neler yapılacağını çokça gördüğünüzü ve okuduğunuzu varsayarak size bu konuda değişik bir şeyler söylemek istiyorum. Stres elle tutulan bir nesne değildir, yönetilecek bir süreç gibi görünse de bu aldatıcı olabilir çünkü o bir algıdır. Algılarımız değişebilir, değiştirilebilir. Dahası algılar olgulara bağlı olmayıp kişiden kişiye farklıdır. Yağmur yağınca yanınızdaki kişi de sizinle beraber ıslanır( ikinizin de şemsiyesi yoksa) ama aynı anda aynı olaya maruz kalan iki kişiden biri stresi kucaklarken diğeri aynı derecede etkilenmeyebilir. Çünkü onun algısı farklıdır.
Üzüntü, mutluluk , çöküntü, pes etme heyecan gibi ruhsal durumlar aslında bir enerjinin dışa vurumudur. Aslolan bu enerjiyi nereye nasıl yönlendirdiğimizdir.
Olan veya gelişmeye başlayan olaylara karşı çıkıp direnç göstermeye başladığınızda yanlış düğmeye basmış oluruz. Bir yandan sahaya çıkıp mücadele ediyor görünmenin verdiği aldatıcı meşguliyet hissi bizi tatmin eder görünürken, biz elimizde kılıç ve kalkanla başka bir dünyaya karşı savaşa başlamış oluruz. Eğer stres bir düşmansa bu kabul öncelikle onun varlığını tanıma anlamına gelir ki, bu yanlış algılamamızın açık bir kanıtıdır. Siz onu düşman görünce o da kılıcını çekecektir ,hiç merak etmeyin. Çünkü hayattaki bir çok şey gibi stres de bizim dünya aynamızdır. Biz ona kılıcı batırınca o da bizi acıtacaktır.
Peki ne yapalım diyorsanız bakın size öneriler.
Öncelikle algınızı seçin. Sonra dünyanın içinde ve her şeyle beraber olduğumuz gibi, adını söylemeyelim , algıladığınız o olay ile birliktesiniz. Yani o sizin dışınızda değil. Tek ve aynı bütünün parçasıyız. Hologram resimleri gibi. Bunu böyle kabul edin.
Daha sonra sizi üzen düşünce ve duyguyu uçurun evet evet gönderin. Söylemesi kolay değil mi? Ama eğer iyi olacağınızı biliyorsanız ilaç içmez misiniz?Acı da olsa acıtsa da ilacı alın. Zor olanı yapın ve onu uçurun. Düşünce ve duygularınız sizin kontrolünüzde değilse kimin kontrolünde olacak? O zaman onu uçurmanın size özgü yollarını bulabilirsiniz.
Başka bir yol da nefesinizi düzenlemektir. Nefes, evreni içinize çekmek demektir. Evrenin tüm iyilik dolu ve şifalı enerjisini içinize çekin ve içinizi temizleyin. Bu eylem aynı zamanda dünya ile bütünleşmenizi perçinleyecektir.
Bir başka yol sizi üzen dış olaylar karşısında duruşunuzu seçmenizdir. Bunların karşısında siz bir kurban mı olacaksınız?( ahlar vahlar ağlamalar yakınmalar vb)
Bu duruşu seçin ve stresinizi güle güle kullanın.

Stresle başa çıkmanın size söyleyeceğim son yolu havuz problemidir.
Doğru okudunuz, orta okulda üstten dolan ve alttan boşalan havuz problemlerini ve bu havuzları düşünün. Bu havuz sizin hayatınızdır. İçindeki su ise sizin hayat enerjinizdir. O bazılarının sevimsiz veya zor bulduğu aşağıdan havuzu boşaltan delikler ise enerji kayıp noktalarıdır. Sizin enerjinizi tüketen noktaları biliyor musunuz ? Hadi sayın bakalım. Havuza su doldurmak yetmez , kaçakları engellemek gerekir. Kaçakları engellerseniz muhtemel stres kaynaklarını bertaraf etmiş olursunuz. Bunlar neler mi? Sizi üzen kızdıran ama hala tahammül ettiğiniz kişiler , mekanlar, davranışlar, enerji kaçaklarıdır.
Ya bunları şimdi kesersiniz ya da Stresiniz hayırlı olsun.Eğer burada söylenenleri uygulamak istemezseniz siz onu çok seviyorsunuz demektir. Onu hiç yanınızdan ayırmamayı seçtiniz , adrenalin falan diyerek kendinizi kandırmayın. Müstakbel eşinizle mutluluklar.

Hiç yorum yok: